Wikipedia

Arama sonuçları

Bu Blogda Ara

29 Eylül 2014 Pazartesi

Masum Kedi

Hava soğuktu,masum kedi sokağın köşesindeki karton kutuda kıvrılmış uyumaya çalışıyordu,karnı yarı aç yarı toktu,fakat soğuk küçük bedenine ve mavi gözlerine yansıyordu,ilk defa terkedilmenin acısını yaşıyordu,güneş daha yeni yeni doğmaya başlıyordu,kedi kıvrıldığı yerden kalktı ve sokağın öbür ucundaki çöp konteynırına girdi,bir kaç parça yiyecek buldu ve afiyetle indirdi fakat içinde bir boşluk vardıki anlatmaya gücü yetmiyordu,sabahın erken saatlerine doğru artık yalnızlığı dahada iyi anlıyordu çünkü her sabah onunla buluşup deniz kenarındaki martıları seyrediyorlar onların şarkılarına eşlik ediyorlardı,ama ne olmuştuda bu hırçın kedi bir anda masumlaşmıştı?Kim işemişti bu vahşi cinayeti?Hangi yürek bu kediyi yalnızlığa mahkum etmeyi kaldırırdı?Peki şimdi ne yapacaktı bu masum kedi?

Gün ilerledikçe masum kedi yalnızlığını bir an dindirmek istedi ve ilk defa karşılaştıkları yere gitti,gözlerinden bir kaç damla yaş süzülmüştü,bütün benliğini unutup anılara daldı,hatırladıkça kalbindeki boşluk dahada büyüyor ve dolmayacak hale geliyordu,artık bitmeliydi bu yüzleşmeliydi gerçeklerle,ve onu görmeye gitti,karşıdan belirgin bir yüz olmasada kalbi onun olduğunu söylüyordu fakat ters giden bir şey vardı yanındaki kimdi?Bir başkasıyla oturmuş bakışıyordu kalbinin içindeki boşluğu oluşturan kişi,peki ne yapmalıydı şimdi karşılarına çıkıp iki çift sözmü söylemeli yoksa onun mutluluğunu bozmamak için gerimi dönmeliydi?İkiside değildi yüksekçe bir binanın tepesine çıkıp bedenini maddenin kucağına bıraktı,rüzgar tenine değdikçe garip ruhu dahada şairleşiyordu,kim bilirdiki onunda diğer şairler gibi sonradan kıymet bileceği aşağı düşerken bütün hayatı film şeriti gibi gözlerinin önüne geldi,son şiirini yadı kafasından ve rüzgara okudu,rüzgar hemen yaydı dünyaya o artık yoktu,bedeni yerin bir parçası olmuş ruhuysa garip bir şiirde yaşamaya devam edecekti...

Masum Kedi

Akşamın kör saatleriydi,hava soğuktu
Gözlerinden akan göz yaşları yanağında kurumuştu
Rüzgar onun şiirini dağıtırken
o çoktan yok olmuştu...

28 Eylül 2014 Pazar

Bana ulaşın

Arkadaşlar,abiler,ablalar,kardeşler eğer sevdiğinize veya çok yakın olduğunuz birine özel yazı istiyorsanız bana facebook'tan ualaşabilirsiniz sevginin ve değerin her zaman yanındayım,arkasındayım

https://www.facebook.com/ahmet.y.cicek
Tel:+90541 627 4458

Gördüklerim

Sıcak bir yaz günüydü,burdur sokaklarında bir arkadaşımın yanına gitmek için yürüyordum,hava sıcaktı okulun hemen karşısındaki cafeye giderek arkadaşlarımla buluştum fakat arkadaşlarımın arasında tanımadığım kişiler vardı,hemen tanıştım tanışmadıklarımla,birinin adı tolgaydı(daha önceden tanıyordum)değeride yengemiz zeliha,çok güzel insanlardı içleri dışları birdi bana göre aşklarını anlatmak mümkün değildi aslında,onları tanıdıkça sevgilerine şahit oldum,birbirlerine sımsıkı sarılan,her sorunla baş edebilek olan bir sevgiye sahipti ikiside,zaman zaman tartışıyorlardı elbet hatta kıskançlık krizleride oluyordu,ama sonunde gene yanyana ve beraberlerdi,bense özeniyordum bu aşka,onlar aşklarını daha ileri taşıdılar,öykü olan aşkları artık destan olmuştu dilden dile dolaşıp torunlarımıza kadar gidicekti belkide,onlar hala arkadaşlarım ve hala aynı güçte sevgiyle birbirlerine bağlılar.Bu aşkın ömür boyu sürmesi ve ilerde bir evin anahtarları ikisindede olaması dileğiyle,[Nazar Değmesin İnşallah]...

27 Eylül 2014 Cumartesi

İçimde bir sıkıntı var

Hala ne olduğunu bilmediğim bir sıkıntı var içimde,nasıl geçer ne zaman geçer bilmiyorum,ama ruhum sanki bir mengeneye tutturulmuş gibi sıkışıyor,aslında bir boşluk var diyebiliriz,hani yıldızlı bir gecede kapm ateşinde otuturken eksik olan tek şey vardır ya işte öle bir şey,sanki benimle olması gereken fakat şu an uzakta olan birisinin boşluğu var içimde,yemek masasındaki tuzluk gibi,arabadaki benzin gibi,yüzümdeki göz gibi tamam olaması geren bir şey yok şu an benim içimde,aklıma bir sürü düşünce geliyor fakat onları tamamlayacağım kişi şimdi çok uzakta.
Feryat etmek istemiyorum fakat beni bana getirecek kişi yok şu an varla yok arasında bir yerdeyim,uyuyorum uyanıyorum hayatı yaşamaya çalışıyorum fakat hep bir şeyler eksik kalıyor,ilham perilerim bile kaçmış şiir maya tutmuyor artık,aklıma gerliyor bazen burdan uzklaşıp tek başıma yaşamak,ama insan tek yaşayacak olsa Allah Hz.Ademin yanına Hz.Havva'yı yaratmazdı.Yani yalnız kalmak değilde uzaklaşmak aslında bana her saniye acı veren herşeyden bir anlık uzaklaşmak istiyorum yada karşıma öle biri çıksınki onunla her şeye varım.İçimde bir sıkıntı var diyorum ağaçlara,yapraklarını sallandırıp geçiyorlar,içimde bir sıkıntı var diyorum toprağa,bir fidan gösteriyor bana,içimde bir sıkıntı var diyorum bulutlara onlarda yağmurla cevap veriyor bana.
Dün gece çıktım sokağa ve yağan saf yağmurun altında ıslandım okadar güzeldi ki ayrılamadım hüzün damlalarından tabi sonra hasta olmiyim diye hemen eve geri girdim ama o an içimdeki sıkıntıyı doldurdu yağmur damlaları.
Son bir sözüm var şu içimdeki sıkıntıya''Bazen sıkıntıyı takmamak lazım,bende öle yapıcam''...

26 Eylül 2014 Cuma

Evin halleri

Sabahın ışıkları penceremin aralanmış perdesinden gözümü alıyordu,uyumamıştım bu gece sabahı beklemiştim,odamın genel görünüşü dağınıktı kapının arkasında bir sürü eşyalar asılı,duvar dibindeki sehpada bir radyo kısık seste eşlik ediyordu güne,yatağımın üstünde dolmuş kül tablası,bir sürü bitmiş sigara paketi,sağa sola atılmış izmaritler gözüme batıyordu,kalktım yataktan bir eşofman bulup giydim,mutfağa doğru ilerlerken geceden kalma çöpler hole saçılmıştı,mutfağa girdiğimde manzara anlatılmaz yaşanır bir şekildeydi,her yer tam anlamıyla pislikle doluydu,evde yalnızdım fakat gece bir şeyler olmuştu herhalde,buzdolabını açıp bir şişe maden suyunu kafama diktim,solona gitmekten korkuyordum çünkü görmek üzere olduğum manzaraya kalbim dayanmaya bilirdi,ürkek adımlarla girdim salona ama ilk defa şaşırmıştım salon temiz olmasından dahada iyi olan bir şey vardı,masada dumanı üstünde bir kahvaltı sofrası hazırlanmış birde not bırakılmıştı,anladım ki gece yalnız değildim,yemeğimi yiyip hemen evden ayrıldım,notu bırakanın yanına gittim bir teşekkürden sonra eve geri geldim,artık akşamın perdesi yavaş yavaş ışığı kapatıyordu,bir sonraki sabahı nasıl karşılayacaktım bilmiyordum...

24 Eylül 2014 Çarşamba

Bitmiş kamp ateşi

Nedense yıkıldı sarıldığım sevda,ne zaman hak etmiştim ki zaten sevmeyi,ama iyi oldu aslında çünkü acı denen şeyi damarlarımda hissettim,gönlüm bile kırıldı asırlık sabrım bile tükendi,nelerimi verdim bu aşk için ama neye fayda,neye yararmış bilmiyorum,dışarıya çıktım bu gün ilk defa kafam rahat şekilde,onu düşünmeden bir gece geçirdim,bilmediğim bir cafede bilmediğim insanlarla tanışıp kaynaştım,bir kaçta şiir sıkıştırdım,rahat bir uykudan sonra rahat bir güne yeniden uyandım,ama nedense onun bahsi geçtiğinde kalbimde bir hızlanma oldu,anlamadım çünkü silmiştim onu kafamdan ama beynim kalbime hükmedemiyor,unutmak dahada acıymış,sol yanım acıyor,geçermi ki acaba,unuturmuyum bilmiyorum ama zaman her şeyin çözümü,yazarken bile ellerim titriyor,kalbimin ritimleri gene bozuluyor,ama ben bir şairim ben hep acı çekmeye mahkumum galiba çünkü o anda yazılan şiirler dahada efkarlı oluyor,fazla vaktim kalmadı galiba,bedenim yorgun,ellerim nasırlı,kafam karışık,gözlerim dumanlı,aynı sevdadaki aynı hayatı yaşıyorum,ama bilmiyorum ilerde ne olur şiirli gözlerim,yazamıyorum senli düşünceleri kağıtlara çünkü düşman olmuş bakışların satırlarıma,aldırma sen bana çünkü gene sana olan nefretim kaplamış bedenimi,kalemim yorgun ve bitkin,artık son vermeliyim senli sayfalara,sen bir kamp ateşinin içindeki unutulmuş anılardan başka bir şey değilsin artık...

20 Eylül 2014 Cumartesi

Bir şairin gözünden

Henüz hislerini açmaya cesaret edemiyordu,kalbindeki sevgi
ne kadar büyük olsada durduruyordu onu reddedilme korkusu
ama ne kadarda güzel ve büyüleyiciydi o sanki gizli bir
hazine gibi,bilgisayarın başında onunla konuşuyordu,her an
söylemek için can atıyordu ve sonunda açıldı her şeyi göze alarak
acaba ne cevap verecekti sevdiği,korktuğu başına gelmedi
kabul etmişti teklifini,dünya onundu artık şiirler yazılıp
öyküler okunacaktı onun uğruna çünkü o seviyordu onu koşulsuz
günler geçtikçe dahada sabırsız oluyordu,çünkü o şehire gidip onu
görecek ve doya doya sarılacaktı yarine,o gün geldiğinde
yolculuk sanki hiç bitmemiş,zaman hiç geçmemişti,bir şekilde
buluşmak için evden ayrıldı ve bir müddet sonra onu gördü
vakit akşam olmasına rağmen güneş doğmuştu o gülünce içinde
adını koyamadığı bir heyecan hakimdi,el ele tutuşarak caddede
yürüdüler,dünya sadece onun etrafında dönüyordu sanki,tam 10
gün bir an ayrılmadan beraber eylendiler,işte o üzücü gün
gelmişti artık memlekete dönme zamanı,araya bir özlem girecekti.
Üzüntüsü yüzünden belli oluyordu,ondan bir dakika bile ayrı
kalsa özlüyordu peki bir buçuk ay nasıl geçecekti?Acaba sabrı
nereye kadar onu dizginleyecekti?Bu soruları bir kenara bırakıp
onu düşünmeye başladı günler geçtikçe daha özlüyordu hatta onu
delice arzuluyordu,aklına bir sürü şey geliyor fakat yapmaya
gücü yetmiyordu,çünkü onunda gücü sınırlıydı,bekledi fakat o
süre zarfında soğuk buzlar oturdu kalbine,dayandı,onun kokusunu
hala burnun direklerinde hissediyordu,ve işte geri dönme vakti geldi
sonunda ona yeniden kavuşabilecekti,doya doya sarılacaktı,gözlerine
bakıp onu sevdiğini haykıracaktı...

Peki ne olmuştu o eski yare?o yakınlık ne olmuşta kaybolmuştu
bedeninden,yoksa yanlış bir şeymi yapmıştı ona karşı,yoksa
aklına gelen başınamı gelmişti?Bir başkasımı vardı kalbinde?
Bilmiyordu fakat her geçen gün dahada huzursuz oluyordu,susuyordu.
Ama hala onu seviyordu ve öyle olmaya devam edicekti ne kadarda
sevgisine karşılık bulamasada,bir ümit belki sever diye bekliyordu.
Acı veren tek şey onu her gün hasretle anmasıydı,ne kadarda
yanında olsa....

A.Y.Ç > A.D.N.U.F

14 Eylül 2014 Pazar

No duygusal

Abi merhaba şimdi şu duygusallığı bırakalım artık yeter ya nereye kadar duygusal,şimdi biraz eğlence zamanı ki benim hayatım çok acımasızda olsa yapcak bişey yok.Şimdi şöyle anlatayım yolda yürürken karşılaşabileceğiniz en ilginç tipleri ele alalım;
1:Ergenuslar
2:Ağır abiler
3:Centilmenler
4:Yeni yetmeler
5:Yaşlılar
bu kadar yeter bence
1:Ergenuslar:hemen hemen her köşede,yolda,kız meslek lisesi önlerinde(özellikle tamda burda)karşınıza çıkabilecek tiplerdir,abi adamlar bir bakıyor sanarsın vücudunda bir delik var orda kız resmi var,hele bide okul çıkışına denk gelirsen yandın hepsi radar gibi sanki düşman gemileri sularımıza girmiş zayıf noktalarını arıyorlar,ya insan bi gözünü kaçırır ne bileyim izlerken nefes alır yok abi bun nasıl bir tekniktir görüş alanından çıkasıya kadar izliyo herif,daha bitmedi gözüne kestirdiğini bide takip etmezmi,ama kızlarında hakkını yememek lazım 30 santim etekle okula gelir,15 santim etekle çıkar sonra neden kavga çıkıyo,adamın bir yerinden kan alırlar kan.
2:Ağır abiler:abi bu adamların hakkı yenmez,ellerinde tespih,yanlarında çay birde pos bir bıyık işte sonra gelde bu adama yan gözle bak,bide delikanlı adamlar yani sıkıntın varsa hemen yardıma koşarlar,en önemliside arkanda ölümüne dururlar,kavgada güveneceğin varsa onlardır abi neyse bu konu baya uzun sonra sonra...
3:Centilmenler:Bu kısım genellikler bayanları ilgilendiriyor nedenmi bir bayan yolda bir şeyini düşürsün süpermenden daha hızlı bir şekilde  o şey yerden alınıp hemen teslim edilir,eskiden harbi centilmenler vardı şimdikiler yağ amaçlı centilmen bilmem anlatabildimmi ya aslında şimdi insanlara güven kalmadı kardeşim...
4:Yeni Yetmeler:He işte bu kardeşlerimiz(üniversiteden bahsediyorum,bizde o günlerden geçtik yani)hayatlarının en zor günlerini geçirmek için hazırdırlar nedenmi?Abi adamlar okulu bilmez tanımadıkları bir şehir efendime söyliyim daha neler neler,işte bu kardeşlerimiz hemen grup oluştururlar,tabi kızlar aynı şekilde,sonra zaman geçtikçe gruplar kız alıp verirler bir bakmışsın herkez birbiryle sevgili olmuş ki bunlar arasında her zaman saplar vardır(benim gibi :/)sonra bir bakmışsın adamlar olayın bilir kişisi olmuş çıkmış...
5:Yaşlılar:Yılların verdiği yorgunluk,anlına kazınmış hayat izleri ve hiç bitmeyen hayat öyküleri,evet tam yerine geldiniz,ah dedeler ah onlar var ya adamın dibi,neden mi otur yanlarına bir soru sor oda başlasın anlatmaya,al işte saatin nasıl geçtiğini anlamzsın çünkü adam işin bilmini çözmüş abi,her konuda her şekilde öğüt verilir,adam edilip tekrar teslim edilir(biraz slogan oldu ama)birde aşkları vardır onları ama eskiden olan yöntemlerle anlatırlır,kız kaçıranı sonra ne bileyim abi her türlü askerlik anısını ballandıra ballandıra anlatır onlar ama candır onlar ya neyse bu kadar yeter hadi bakalım...

12 Eylül 2014 Cuma

Yine Gece

Kalbimin derinliklerinde unutulmuş hikayeler,zaman engel olmuş bunca zaman,kimi bir anı kimiyse bir kabus olur gecelerde,uzandım koltuğa ve bir sigara yaktım yanımda ki sehpanın üzerinde tozlu anılarım,bir örümcek tavanda gezinirken yere düşüyor ansızın,kalbimin ritimleri bozuk olsada gönlümün duvarları taştan,hala o an ilk gözlerini gördüğüm o an,yüzümdeki garip gülümsemenin çizgileri hala duruyor,o hayatımdaki her ilk sanki,özlem denen katil bazen beni buluyor işte ama bilmiyorki hayat benim sevgimi,saçları ipek,gözleri inci,sözleri bal peteği,sevmeye dair her şeyim,sonra kalkıyorum onun hayali ile koltuktan geniş caddede bir tur atıp ışıksız bir yerden yıldılarla buluşuyorum sanki hepsi bana göz kırpıyor her yıldız onu hatırlatıyor,parlak ve eşşiz...

Ki Sen

Kalbim sıkışık bu koca evrende,içimde tutamadım artık, yazmak istediğim için doldurdum keselere mürekkepleri,durmadan yazmak için çabaladım....