Wikipedia

Arama sonuçları

Bu Blogda Ara

17 Temmuz 2023 Pazartesi

Ki Sen



Kalbim sıkışık bu koca evrende,içimde tutamadım artık, yazmak istediğim için doldurdum keselere mürekkepleri,durmadan yazmak için çabaladım.

Bir son bir ilk ya da ne biliyim bir şey bu içimdeki sıkışık şey,yıldızların üzerinden bir kara deliğe oradan da bilmem kaç boyutlu zaman kapısına açılıyor gönlüm,dümdüz uzayda yürüyorum bir sona ulaşamadım,uzayı büken kalbim son hızda ilerliyor bir yerlere,duygusallık olsa gerek bu bir türlü cevaplanmayan sorularım.


Uzun ve dapdar bir köprüde sıkışıp kaldım bu gün,

Kısa bir öykü ve ardında çalan kısık fon müziği,

Nerede bu şiirler ?

Nerede bu turunculu gönüller ?

Ki sen kalbime bir haber gibi giren yazım,

Ki sen bir zaman çizgisinin hakimi şiir,

Ki sen,sen bu günün en güzel haberi

Nerede bu kocaman gözler ?

Aslında bu kadar soru sormazdım ben eskiden,hiç bir gül’ü bilmezdim çünkü ; 

Nasıl kokar,nasıl bu kadar canlı kırmızısı ?

 Nasıl yeşil bir gövdeye yakışır kıpkırmızı bakışları ?

 Dikenlerine dayanarak nasıl koklar insan ?

Aşukan gibimidir gülü sevmenin bedeli ?

Bu gül kimin dudaklarını boyar en sonunda ?


Gerçekten cevaplarımı bulamadığım içindir hiç çıkamıyorum gül bahçesinden,toprağın üstünde çıplak ayaklarıma değen hayallerim,yarım yamalak bıraktığım şiirlerim ve gül fidanlarından öğrendiğim düşünceler ki sen bu kadarını bile göremiyorsun sanırım.

Ki sen,sadece gül fidanlarısın sanırım.

Neyse konu dağıldı,yaştan gözlerim ve taştan yüreğim bu kadar sabredebiliyor artık,gitmekten bahsetmiyorum ama kalmaktan yana da bir çaba yok içimde,sanırım hayattan bıkmışlık bu,ki ben hiç bıkmam güzel gözlerinden,hayatı gözlerine taşırsın diye bekliyorum,bıkmamak ve usanmamak için tüm hayatımı gözlerine gömüyorum


2 Şubat 2023 Perşembe

Uzaktan Bakıyorum


Uzaktan ama çok uzaktan bakıyorum kendime,bir ağacın altında oturan 15 yaşımda var ,bembeyaz yağan kar’ların içinde yuvarlanan 9 yaşımda.Uzaktan bakınca daha masum görünüyor bu bakuşlar,gözlerden akaç yaşlarda var uzun uzun gülümseyen yüzümde,uzaktan çok belli olmuyor umutsuzluklar.

Uzak o kadar çok anlaşılmazki;11 yaşımda yaşadığım büyük umutsuzluk ‘’okunmuyor’’ yüzümden,yeleğime konan sinek dahi duyamaz sanırım kalp atışlarımı,hangi kaldırım taşına sorsam kendimi hep bi suskunluk hüzünlü bir şekilde,uzaktan bakınca hiç anlaşılmıyor göz yaşlarım.

Bazen o kadar uzaktan bakıyorumki göremiyorum kendimi,bir ara sildiğim tüm kötü anıların karartısı kapatıyor göz perdelerimi,kaybolduğumu anladığımdaysa kabus oluyor tüm uzaklar,anıların içinde derin ve yırtıcı şekilde bekliyor tüm tuzaklar.



    Uzun zamandur bakmıyorum kendime ,uzaktan izleyen biri var beni bir süredir,her başımı çevirdiğimde daha dikkatli bakıyor kalbime,uzaktan çok uzaktan bakıyor birileri hayallerime , bir o kadar uzak hayallerim ki mesafesini kapatmak için birkaç ömür lazım bana, beni uzaktan izleyen bakışların birkaç ömrü daha geçirmesi lazım görmesi için.



Uzaklar yakın olmadan kendime dönmeliyim,kendime yakından bakmak biraz sarsıyor hayallerimi, 21 yaşım acımazlığı göstermişti bana ,tüm acılarımın toplandığı 22 yaşım anlatmıştı geçmişimi ,yavaş yavaş yaşlanan 24 yaşım dik durmayı anlatmıştı ,27 yaşımda hala unutmuyorum uzaktaki geçmişimi.



Uzaktan yakından anlaşılmayan ne kadar hayal var ise tümünü koca çınar ağacının altında bıraktım ben ,dünyanın dönüşünü yavaşlatan göz yaşlarımıda güneşi ağlatacak umutsuzluklarıda,yeşil bir çayıra gömdüm ,tüm geçmişimin yanına...



Uzaktan bakıyorum yakınlaşmak için sana...

21 Şubat 2022 Pazartesi

Sevgili Lisa Günlükleri -3 Son-




Merhaba Lisa,lütfen hemen bırakma okumayı bi kaç önemli şey var anlatmak istediğim uzun zamandır yazmıyordum ki kızmanı anlayabiliyorum başka bişey oldu bana yoksa asla es geçmezdim toprak kokulu hayalini.


Sevgili Lisa,sabah 7 gibi dışarı çıkardıkta sen bir türlü simitçilere üzülmekten kendini alamazdın,bir türlü tutamazdın üzüntülü gamzelerini,ben bu gün tüm simitçileri dolaştım ve o hüzne kavuşamadım,o gamzelere ulaşamadım.

Sevgili Lisa ne zamandır içimde bir karanlık var ki yazmak istediğim her saniye seni ,tüm sayfalarım siyah tüm kalemlerim uçsuz oldu,ben ne zaman koşsam sana tüm yolar yokuş tüm kaldırımlar diken oldu,ben ne zaman uzansam sana ani bir giyotin kopardı kollarımı.

Sevgili Lisa,senden kopamıyorum ama  uzun zamandır sana gelmeye çalışıyorum aslında birde seni aldatmış olabilirim dün;


Özür dilerim,isteyerek olmadı aslında sen ne kadarda yanımda olmasanda ben hep ciğerimde taşıyorum seni,her nefeste kalbime doluyorsun ve hiç çıkmıyorsun ordan ama dün,hani o yeşil kaydıraklı bi park vardı hemen bakkaın arasında,sen orda çok severdin ağaçları(gerçi 2 tane ağaç vardı ama sen hep tohumları düşünce çoğalırlar derdin) bende sırf o ağaçları görmek için gittim ve oturdum her zamanki kireç taşının üstüne senin yerine oturamadım,senin anca yanına oturabildim.
Sonra bir kuş geldi ve tam önüme kondu önce nasılsa kaçar diye dikkat etmedim ama sonra kuş tam önüme kadar gelince yavaşça elimi uzattım,sanıyorum bir kumruydu haklarında bir kaç şey okumuştum ama çokta tanıdığım söylenemez bu kıvırcık saçlı kuşu.Elime çıktı önce sonra tünedi kucağıma,aşık olduğum şey ne kuştu nede kıvırcık saçları sadece sanki sen sarılmışsın gibi hissettirdi sıcaklığı bende o tünemeye aşık oldum ve seni aldattım.Seni senli hayaller ile aldatsamda bi burukluk oldu içimde zira hala hayalin gibi saydam değil varlığın.


Sevgil Lisa,soğuk değil mi orası buz gibi hatta,gidişin hüznüm kadar eski ve yalnızlığım sana ne zaman ulaşır bilmiyorum ama en soğuk toprakların üstünde ben altında sen bir ömür tüketiyoruz sensiz geçen şaka gibi yarı ömrü.

Sevgili Lisa,özledim.....

Sevgili Lisa,Çok ama çok özledim seni,tutamıyorum artık göz yaşlarımı beraber baktığımız küçük pınar deresinide ,koca ağaçlı diye telavuz ettiğin çam oranınıda ,senin en çok sevdiğin açık gök yüzündeki yıldızlarıda istemiyorum artık sadece seni seni görmek istiyorum,sonzusa kadar sende kalmak istiyorum.


Sevgili Lisa,galiba kararımı verdim,en hızlı yoldan sana geliyorum ama merak etme Hasta hanenin arka sokağından beraber yürüdüğümüz yoldan son kez gitmeden,mezarlığa bakan sokakta son kez seni düşünmeden,hemen mezarlığın yanındaki parkta toğrağa gömdüğümüz ilk izmaritlerimizi çıkarmadan ve en önemliside yağmurlu bir kasım gecesinde bana verdiğin mavi kelebekli şemsiyeyi açmadan gelmem.


Sevgili Lisa,uzun bir hayat yaşamasamda uzun bir sen yaşadım bu güne kadar ama artık ne hafif rüzgarda dalgalanan saçların nede hafif soğukta üşüyen sağ ayak parmağın durmuyor yanımda,sadece sensiz koca bir yalnız ve karanlık dolu şiirler var çantamda.


Sevgili Lisa,son mektup bu artık geriye kalan tüm duygularım ve söylemlerim her şey tamamlanınca yüzüne karşı olacak,özlemle,yokluğuna öfkemle ve sona giden ölümle sevgiler.....


12 Kasım 2021 Cuma

Bir hafta sonu

 Kazdağlarının en derin kısıslarında bir yürüyüş yapmak aslında haftanın tüm yorgunluğunu gömüyor irili ufaklı kanyonlara,suyun alıp götürdüğü bir yorgunluk kadar saf ve temiz olduğunu sandığımız kaya diplerinde saklanan balıklar kadar da küçük ama özgür olduğunu hatırlıyor insan.


Bilmem ne zamandan beridir uzaklaşmıştım doğadan, ne zamandır geçmiyorum kaz dolu dağlardan, bilmem ne olacak akşamın en keskin soğuklarında yanan sobaya,
Bilmem...


Aslında gerçek bir öykü yazıp yaşamak insanı derinden bir zamana geldiğini hissettiren en derin bulgu denebilir, misal;


Yürüyorum ama nereye hiç bilmiyorum, açıkçası pekte umurumda değil sadece ''yürümek fikri olsa gerek hiç ama hiç sıkmıyor canımı.

Kaz dağları denince böyle küçük kuyu tarafları yada işte Çanakkale tarafları insanın aklına gelse de Havran'dan başlayan doğa daha bir etik geliyor insana zira el değmemiş ve sadece habitatın sesi olan bu yerde 5 dakika ömrünü uzatır diye düşünüyorum.

Derelerin üzerinden atlayıp, ağaçların altından geçip en muazzam manzarayı aramak kadar huzur verici ve tabiri caiz ise zamanı bükmek gibi bir aktivite daha yok.


Yolun sonuna(yani aslında daha gidilebilir ama dağa mı tırmanalım?)gelince bu doğanın ortasına oturup düşünmeden edemiyor insan; neden daha önce gelmemişim ki ?

Velhasıl kelam güzel ve eğlenceli bir hafta sonu daha diyelim bu yerde, bir sonraki zamanda ''rahatlamak'' üzere, Elveda..


22 Kasım 2020 Pazar

Sevgili lisa Günlükleri 2

 Merhaba sevgili lisa;


 Gene ben geldim,belki en sevdiğin olarak değil ama gene de en sevgilin olarak geldim diyebilirim.
Kırmızı bir bulut var evinin tepesinde,acaba nedir bu kasvetli yağmurların sebebi etrafında,nedir bu bitmek bilmeyen hüzünlü ney sesi ?

 Sevgili lisa;

Sensiz bir yılın sonu geliyorken ben hala bir şelale başında nilüfer çiçekleri ekmekteyim suya,sana gelemediğim içindir ki bir türlü kararmıyor su tabanı.
Sen bana hiç gelmeyeceksin biliyorum,ancak bir zamanlar bana çıkan yoların hatrına tutuyorum hala hatıralarını defterlerimde,gitme hiç şiirimden.

Sevgili lisa;

Neden hala girmedi evinin önündeki köstebekler ?
Acaba bilmiyorlarmı senin gittiğini ebediyete,hala neden tavşanlar bahçende bilmiyorlarmı havuçların karardığını ?

Ah sevgili lisa;

Yalnızlığa adım atalı bilmem kaç sene oldu köhne koltuklarda,bilmem kaç bahar geçti kırmızı bulutlu evimizde.Sen hala soğuk topraklarda yatmakla meşgulsün,gönlümde ise sıcacık tutuyorum gözlerini.

Sevgili lisa biliyorum;

İstemezsin üzülmemi,her akşam ısrarla yazmamı isterken de söylerdin''üzülme olurmu'' diye bense hep kızarsın zannederdim meğer sen üzülüyormuşsun şiirlerimdeki hüzünlü kişilere...

Sevgili lisa özlüyorum;

Sanki her an çıkacakmışsın gibi geliyorsun pencereden,sanki hiç bırakmamışsın ellerimi,beni hiç bırakmamışsın sanki.Sevgili lisa bir kedi yavrusu gibi kalmak çok zor,özelliklede sonbaharın nemli yaprakları üzerinde uyumak zorunda kaldığımda hissediyorum en çok zorluğu.

Sevgili lisa;

Sanki bin yıl oldu göz yaşlarım donduğundan beri,sanki bin bıçak kalbimde
Sanki sen bin yük gibisin toprakta,bin sevince eşitken gözlerin hemde.
Sanki sen bin parşömen bir ağıtsın.bin savaşçının aradığı ödül dolu sandık.
Sanki sen bin ben bir sensin,bin defa ölmek gibi yokluğun.
Sanki bin kılıç kalbimde,sanki sanki ölememek gibide biraz...

Sevgili lisa gidiyorum galiba;

Bir mektup geldi yıllar önceden bana,uzak bir köy varmış ilk gülümsediğin yıllarda,oraya doğru bir bilet aldım maziden.
Sensiz gitmek zor olacak malum sensiz gittiğim her yolculukta yüzün kızarır ellerin soğurdu''ben yokken gülüşün heba olacak başkalarına''derdin,hep bir tren isterdin yolculukta,vagon aralarında çıkan rayların yankılanan seslerine bayılır ve tren raylarının kaynak yerlerinden çıkan tıkırtıda hayaller kurardın,yada öyle söyledin orasını tam hatırlamıyorum ama kirpiklerinden çıkardığım kadarı ile hüzünlü gelirdi trenler sana ,sanki acı çeken bir kuşa bakar gibi bakardın trenin ardından,kimbilir neden...

Sevgili lisa ;

Ben hala bir tren ile sensiz gidemiyorum çünkü vagon araları canımı çok yakıyor yokluğundan o yaralı kuş oluyorum yokluğunda.

Sevgili lisa artık ağlamıyorum;


Bırak demiştin en son bana bırak ağlamayı,yoksa gözlerin kızarıyor ve net yazamıyorsun hüznünü,hüznümü şimdi hangi defterlere yazmalıyım sevgili lisa.
Hüznümü hatırlatan dudakların hangi soğuklarda gülümsüyor toprağa.

Sevgili lisa ;

Bırakamıyorum ağlamayı,özellikle de senin her gece cam terasın altına geçip''göz yaşlarım bence çok şey ifade ediyor özelliklede gece kayan yıldızların acılarını dindiriyordur belki,dindirmeli yada''sözleri çınlıyorken kulaklarımda.Sen her anımda çınlarken kulaklarımda gözlerim saygı göstergesi olarak ıslanmayı tercih ediyor diye düşünüyorum,umuyorum yada...

Sevgili lisa daha sonra ne oldu;


Ne oldu diye anlatmaya başlamak isterdim ancak hala bitiremedim bahçemizi,hala eksik bülbül yuvalarının olacağı asmalar ve güller zaten küser bülbül olmazsa bana.Hala toprağın en ıslak tarafı bıraktığın gibi yemyeşil ancak dokunmasak olmazmı dediğin ağaç dün gece yıldızlar tarafından kıskanılmış olsa olacak ki şimşek tarafından ziyaret edildi,Duyacağını bilsem haykırırdım ''lütfen tamamlanmadan yıkmayın''diye ama duymazki beni.

Sen gibi değilim ben senin sesin gibi çıkmıyor zarifçe ve keskin.Ben durdurmak isterdim yıldırımları aslında her gece ancak gökyüzü bile kızgın gidişine ne yapabilirim bilmiyorum...

Sevgili lisa dinlen;

Ben şimdilik bir daha yazmak için uzanıyorum kırmızı bulutlara ancak gitme,beni bekle biraz daha son yolculuk için daha erken biraz,beklemeye biraz devam et sonra ansızın belireceğim gözlerinde...



29 Mart 2020 Pazar

Sevgili Lisa günlükleri

 Günaydın,

Diyebilmek istiyorum bazı sabahlar kafeslerinden azat ettiğim şiirlerime,gün aysın bir an önce.
Sevgili lisa ;
Günaydın kelimesini uzun zamandır görmüyorum gözlerinde,acaba umudunu yitirdin mi ışık saçan güneşe ?

Günaydın,

Aslında gecenin gidişatı değiştiriyor gün parlaklık seviyesini,en son bir şelaleye bakarken söylemiştin yıldızların uzaklığını bana.
Hatırlamam gereken duygularımın yıldızlardan daha uzak olamayacağını benimsemem için.
Sevgili lisa, yıldızların uzaklığını hatırlamıyorum ama güneş saçan bakışlarını işlemiş bulunmaktayım anılarımın hazine sandıklarına.

İyi günler,

Kahvaltı yapmaktan hep nefret ederdin,güneş tepeden bakmadan bize bir türlü oturmazdın yanıma,fazla saygı diye düşünürdüm meğer güneşin utangaçlığına mahal vermemek için yapıyormuşsun.

Sevgili lisa;

Güneş hala tepede ama sen hiç görünmüyorsun yanımda,acaba çok uzaklardamı karşılıyorsun güneşin ipekten bakışlarını ?
Acaba benden uzaklaştığının ne zaman farkına varacaksın?

Bilmiyorum sevgili lisa ,

Benden aldıklarını geri vermek istemiyorsun galiba,bana bırakmak istediklerini hiç vermemiş olmanda destekler niteliğinde bu fikrimi.

İyi günler,

Günün tam bu saatinde yani üçle beş arasında çay vakti diye koşardın yanıma,şimdi tam o saatte sadece dumanlı bir arkadaş var yanımda çaya hiç dokunmuyorum.
toprağın en çok kahverengi olanını severdin,en çok gözlerinin rengine zıt olan oydu çünkü.
Hep 'bana benliğimi hatırlamamı ve zıtlığa aşkımı hatırlatıyor ' derdin her seferinde.

Şimdi segili lisa,

Ne toprağın rengi nede güneşin saçları bir türlü dolduramıyor senin yerini,bir türlü dindirmiyor asla görmeye dayanamadığın göz 'yaslarımı'.

Gitme,

Bu kelimeyi defterlerime ve şiirlerime defalarca yazmama rağmen bir türlü tutamadım seni şiirlerimde.
Ah sevgili lisa ;
Bir türlü alıştıramadım kendimi sensiz geçen gün aymalarına.Yoruluyorum uzun ağacın olduğu tepeye tırmanırken,sensiz uzun ağaç bir kısa geliyor gözlerime.

İyi geceler ,

Bu ibareyi hiç kullanmazdın,hiç sevmezdin belkide.
Gece güzel ama bir türlü yüzünü görmemi engelleyemezdi.
Sen ise ' gece senin kadar gizemli değil,sen daha uzunsun geceden 'derken bile gözlerinde aydınlanırdım ben.

Sevgili lisa;

Ben artık sabahı geceyi ve gün ortasını hatırlamak istemiyorum,ben sadece bilmeliyim ki kendimi sana adadım günün her saatinde.
Mevsimlerin ve saatlerin olmadığı yere gidişinden beri hala yazmaya devam ediyorum mektuplarını.

Geri dönmen dileğiyle..

Sevgiler ve bir dolu aşk,                   Şair.....

19 Kasım 2019 Salı

Uzun zamanın ardından

Uzun bir bekleyiş bitiyor sonunda,çıkarıyorum zamansız bütün kışlık duygularımı ,hatırlar gibitim ağlamayı.
Elimden geldiğince kullanıyorum vaadedilen bütün imkanları kendi kendime okuyorum isimsiz yazarların isimsiz kitaplarını,öyküler artık acımasız geliyor.
Zoraki bir bekleyişte kaldım uzun zamandır, defterlerimde biriktiriyorum her tarzda şiiri ve anlatmıyorum hiç kimseye kırmızı gelinciklerimi, söylemiyorum gittiklerini.

İşin aslı yaşlı çınar, ben hala bir gölgede seviyorum güneşi, hala bir kaya oyuğunda arıyorum yeşil başlı engerekleri, kendi habitatımımda bir kaç canlı kalmış, hala özlüyorum yeşili.

Gidişlerinin üzerine sevgili lisa , özlemek kelimesini bilimsel araştırmalarda duyuyorum sadece , şiirlerime dahil etmek istesemde seni,ölüyorsun sevgili lisa.
Aklımda bir kaç cümle daha var fakat yazamam bir çekirgenin rüyasını ,üzgünüm şu an gülmek için ağlıyorum...

Ki Sen

Kalbim sıkışık bu koca evrende,içimde tutamadım artık, yazmak istediğim için doldurdum keselere mürekkepleri,durmadan yazmak için çabaladım....